sadık özdoğan Moderatör
ÜYELİK TARİHİ : 12/09/09 YER : ANKARA Yaş : 33 MESAJLAR : 872 Rep Gücü : 22 Tecrübe Puan'ı : 2546 Doğum tarihi : 10/04/91 RUH HALİ : Hangi Takımlı : galata saray İş/Hobiler : bilgisayarla ilgilenmek, şiir yazmak. Lakap : efsane Hakkımda : ben sadık özdoğan: lise 3 öğrencisiyim 18 yaşındayım.
| Konu: cennet'i özlüyorum Paz Mart 07, 2010 5:56 am | |
| „Benim için Van ailemin toprakları olması açısından diğer yerlere göre oldukça kutsal. Oraya her gidişimde cennete gittiğimi düşünüyorum, cennetin kokusu burnuma geliyor.“ Şeroyê Biro’dan Karapêtê Xaço’ya birçok önemli dengbêje kavalıyla eşlik etmesi nedeniyle Kürtler arasında ‘mîrê bullurê’ (kavalın miri) olarak bilinen Egîdê Cimo, sanatını ve dengbêjliği anlattı. Kavalın mirine göre, iki tür sanatçı var, biri müziği sadece aktaranlar, diğerleri ise tüm ruhları ile müziğin içine girenler…
Erivan Radyosu’ndan ünlü Kürt dengbêjlerin arkasından duyurduğu kaval sesiyle nedeniyle ‘mîrê billurê’ (kavalın miri) ünvanı verilen Êgidê Cimo, Türkiye’de Kürtler ve Kürtçe üzerinde yoğunca baskının yaşandığı yıllarda gizliden dinlenen radyolarda insanlar için umut ışığı oldu. Kavalından o büyüleyici sesi çıkarmasaydı, Hekîmo, Lawikê Metînî ve Bêrîvanê gibi şarkılar bu derece sevilmeyebilirdi. Ermenistan’ın Erdeşer köyünde 1932’de dünyaya gelen Cimo’nun ailesi, birçok Kürt ailesi Wan’dan Ermenistan’a 1918 yılında göç etti. 10 yaşındayken ‘fig’ adını verdiği kendi elleriyle yaptığı kavalıyla müzik hayatına başlayan Cimo, ilerleyen yıllarda mey, zurnanın yanı sıra çeşitli müzik aletleri ile köy düğünlerinde yer aldı. Cimo, 1955’te 23 yaşındayken da Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölümünde müzisyen olarak çalışmaya başlayan Cimo, o yıllardan bugüne çaldığı kaval ile sesini duyurdu. Cimo, birçok makamı akademik eğitim almadan öğrenen, esin kaynağını yaşadığı köylerde bulunan nehir kenarındaki sazlıklarda rüzgarın etkisiyle kamışlardan çıkan seslerden geldiğini dile getirdi.
Kürtçe yayını nedeniyle Erivan Radyosu’nun Kürtçe üzerinde yoğun baskı olduğu yıllarda dilin yaşaması için büyük faydası olduğunu ve birçok Kürt sanatçının ortaya çıkmasına olanak tanıdığına dikkat çeken kavalın miri Cimo, radyonun son yıllarda bu özelliğinden saptığını aktardı. Onlarca yıl birçok sanatçıyla kavalının sesini duyurduğu radyoya 15 yıla yakın bir süredir gitmediğini, zaten radyonun da eski mecalinde olmadığını ifade eden kavalın büyülü sesi, radyonun şu an için sahip olduğu tek şeyin geçmiş mirası olduğunu söyledi.
Ailesi sürgün edildi
Uzun yıllardır hayatını sürdürdüğü Ermenistan’da köklerinin yaşadığı topraklara hasret duyduğunu belirten Cimo, bu hasretini şu cümlelerle ifade etti: „Oradan buraya her gelişimizde atalarımızın, babalarımızın mirası gözlerimizin önüne geliyor. Ruhumuz tazeleniyor adeta. Halkımızla kucaklaşmanın, buradaki diğer dengbej ve müzisyenlerle bir araya gelmenin mutluğunu hissediyoruz. Buraya gelip onları gördüğümüzden oldukça gururlanıyoruz ortaya koydukları ürünlerden, bunun yanında çok ta şey öğreniyoruz onlardan. Benim açımdan buraya gelmek kutsal bir mekana yapılmış bir ziyaretle eş değer. Kendimi o kutsallığın içende buluyorum. Diyarbakır’a İstanbul’a geldiğim her seferde bunları hissettim. Zaten ailem de Van’dan Ermenistan’a sürgüne gitmek zorunda kalmış. Benim için Van ailemin toprakları olması açısından diğer yerlere göre oldukça kutsal. Oraya her gidişimde cennete gittiğimi düşünüyorum, cennetin kokusu burnuma geliyor. Gerçek vatanından ayrı olmaktan kaynaklanan bu eksikliği ve muhtaçlığı duyuyoruz.“
‘Müzikle uğraşan iki tür insan var’
Kavalın ustası, ölüm günü gelinceye kadar sanatını icra etmek konusunda oldukça kararlı. Önemli denbêjlerle geçirdiği uzun yılların verdiği deneyim ve tecrübe ile bütün müzik çeşitleri arasında hiç kuşku yok ki en zor olanının dengbejlik olduğunu altını çizen Êgide Cimo, dengbejliğin kendine has özelliklerinin aynı sıra özel hüner sahibi kişiler tarafından icra edilebileceğini kaydetti. Ve yine Kürtlerin tanınmış kaval ustasına göre, bu zorlu hüner icra edildiği müddetçe, tüm dünya Kürtleri tanımaya devam edecek. Kavalın miri, bu açıdan bakıldığında Ermenistan’ın dönem içerisinde önemli dengbejler ortaya çıkardığına da işaret etti.
Êgidê Cimo’nun dikkat çektiği bir diğer önemli nokta da müzikle uğraşanlar arasındaki fark. Müzikle uğraşan iki tür insan olduğunu vurgulayan kavalın usta sesi, bu ayrımı şu şekilde yaptı: Biri müziği sadece aktaranlar, diğerleri ise tüm ruhları ile müziğin içine girenler. Bunlar da Şeroyê Biro, Karapêtê Xaço, Filitê Kuto, Aram Dîgran ve Fatma İsa gibi isimler.“ | |
|