sadık özdoğan Moderatör
ÜYELİK TARİHİ : 12/09/09 YER : ANKARA Yaş : 33 MESAJLAR : 872 Rep Gücü : 22 Tecrübe Puan'ı : 2546 Doğum tarihi : 10/04/91 RUH HALİ : Hangi Takımlı : galata saray İş/Hobiler : bilgisayarla ilgilenmek, şiir yazmak. Lakap : efsane Hakkımda : ben sadık özdoğan: lise 3 öğrencisiyim 18 yaşındayım.
| Konu: TÜRKİYE'DE TİYATRO SANSÜR ALTINDA C.tesi Mart 13, 2010 5:45 am | |
| Marx’ın söylediği gibi „sanatın tadına varmak istiyorsanız, sanat kültürü almış biri olmalısınız...“ sanat kültürü kazanımı da, ilgili alanlarda özellikle okuma edimiyle mümkün olabilmektedir. Lakin bilgilenme merakınız olmasına karşın kaynaklara ulaşmakta problem çekiyorsanız bu sadece sizin için değil genel olarak o ülke sanatı ve sanatçıları açısından bir talihsizliktir.
İşte bu noktada özellikle Türkiye tiyatrosu açısından bilgisel arayış içinde olanlara Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün kendi yaşamından damıtarak ortaya koyduğu ‘Tiyatro Yazıları’* adlı kitabını sizlere tanıtmak istiyorum. Dikmen Gürün, uzun yıllarını eleştirmen, öğretim görevlisi ve festival yöneticisi olarak tiyatroya emek vermiş dolayısıyla yaşamıyla tiyatroyu birleştirmiş bir insan. Dikmen Gürün’ün, kitabın önsözünde belirttiği gibi ‘Tiyatro Yazıları, Türk tiyatrosunun son yirmi yılının tanıklığını yapması düşünülen çalışmalardan biri.’ Kitap, 1980’den günümüze tiyatro yaşantısı içinde türlü sorun ve konuların eleştirel, bir başka bir deyişle eleştirmen kaleminden bir yorumunu içermektedir.
Kitaptaki yazılar 3 ana başlık altında konusal bir ayrıma tabi tutulmuş. a) Yapılanma: Bu başlık altında, Türkiye tiyatrosu açısından cumhuriyet dönemi tiyatro eleştirisinden sanat ve sanatçı konusuna, tiyatroda alkış olgusundan Muhsin Ertuğrul’a kadar çok değişik konulara değinilmiş, yapılan eleştiri ve sorgulamalarla tiyatronun yapılanmasına katkı sunma amacı yerine getirilmeye çalışılmış. Günümüzde bir furyaya dönen ve sel gibi çoğalan popçulara ilişkin Dikmen Gürün; (‘Sanat ve sanatçı’ çok değerli, çok hassas, çok önemli anlamlar yüklü bu sözcükler neden işporta usulü bini bir paraya savrulur? Acaba dünyanın neresinde bu denli rahat, bu denli umursamaz bir tavır içinde her önüne gelene yapıştırılıverir ‘sanatçı’ yaftası? ‘Sanatçı’ olmak bu kadar mı kolay? ‘Sanat,’ ‘sanatçı’ sözcüklerinin böylesine har vurulup harman savrulması toplumda bu kavramlara yönelik yanlış şartlanmaların kapılarını da ardına kadar açmakta.) Olduğunu söyleyerek duyarlı bir aydın tavrıyla, eleştirisini yapıyor.
b) İkinci bölüm yalnız tiyatro açısından değil diğer sanatlar açısından da büyük bir problem olan ve kanayan yara tabirini hak eden bir konu olan ‘baskı ve sansür’ ile ilgili değerlendirmeleri içeriyor. Bu bölümün yazılarından ilki, Ferhan Şensoy’un Şan Tiyatrosu’nda sergiledikleri Mısır Müzikali oyununun bazı kişilerce basılması olayından hareketle yazılan, ‘Tiyatroda Baskı ve Sansür’ adlı üç bölümlük yazıdır. Bu yazıda özellikle sansür konusu tarihten örnekler verilerek işlenmiş.
Daha geçenlerde Vakit gazetesinin icraatıyla yeniden gündeme gelen tiyatroya yönelik faşizan baskı olgusu Türkiye’de bir gelenek oluşturuyor neredeyse. ‘Geçmişten Günümüze Tiyatroda Baskı’ adlı yazı da aynı şekilde konuyu tarihsel akışı içinde değerlendirerek bu olguların köklü bir sorun olduğunu ispatlıyor. Özellikle ulusalcıların dillerinden düşürmedikleri ‘61 Anayasası’nın getirdiği demokratik ortam’ söylemi bu bölümdeki örneklerle yalanlanıyor. Türkiye’de, bu dönemde pek çok sansür ve baskı olayı yaşanıyor: ‘1961’de Vatandaş Oyunu ile ‘Genç oyuncular’ -1962’de Aziz Nesin’in Fatih Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Biraz Gelir misiniz’ adlı oyunu temsilden kaldırılıyor- 22 Mart 1964’te Tepebaşı Sahnesi’nde Brecht’in ‘Sezuan’ın İyi İnsanı’ adlı oyunu gericilerin taşlı sopalı saldırısına uğruyor’ liste böyle uzuyor.
c) Üçüncü bölüm ‘festivaller’ adını taşıyor. Yeterince tiyatro festivali olmayan ve festivalleri çeşitli nedenlerle iptal edilen bir ülkede en azından okuyarak da olsa festivallerin havasını solumak güzel!!!
‘Tiyatro Yazıları’, Türkiye tiyatrosu hakkında çok çeşitli konulara değinmesi sayesinde bu okuyuculara genel bir bakış verebilme potansiyeline sahip bir kitap. Gerek dili, gerekse içeriği açısından herkesin anlayabileceği sadelikte bir anlatıma sahip olan yazılarıyla okurken sıkılmayacağınız bir kitap ‘Tiyatro Yazıları.’ Tabii eğer sanata ve de özelinde tiyatroya biraz da olsa ilginiz varsa.
Kitap, Türkiye tiyatrosu ile ilgili bir boşluğu dolduruyor ve kıyaslamalarla dünya tiyatrosundaki konumunu sorguluyor. *D.Gürün, ‘Tiyatro Yazıları’, Mitos Boyut Yayınları. | |
|